+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

Türkiye’nin tarih yazımında “Tarihi Sevdiren Adam” olarak anılan araştırmacı, tarihçi, yazar ve öğretmen Ahmed Refik Altınay 1880 (bazı kaynaklara göre 1881) yılında Vişnezade’de doğdu. Babası Ürgüplü Ahmed Ağa, Abdülmecid zamanında İstanbul’a göçmüş, Abdülaziz’in ise vekilharcı olmuştu.

Ahmed Refik, ilköğrenimini Valideçeşme Sıbyan Mektebi’nde tamamladı. Ardından Beşiktaş’taki Askeri Rüştiye’yi ve Kuleli Askeri İdadisi’ni bitirdi. 1898’e gelindiğinde Mekteb-i Harbiye’den birincilikle mezun olmuş ve piyade subayı olarak, kendi ifadesiyle “çok sevdiği Türk Ordusu’na” katılmıştı.

Askeri okullarda Fransızca ve coğrafya öğretmenliği yaparken, bir yandan da ilk makaleleri dönemin gazeteleri ve mecmualarında yayımlanmaya başladı. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Mekteb-i Harbiye’de tarih öğretmenliğine, ertesi sene ise Türk Tarih Encümeni üyeliğine atandı. Balkan Savaşları sırasında Askeri Sansür Müfettişi oldu. Savaşın ardından emekliye ayrılıp kendini arşivlerde araştırma yapmaya verse de, I. Dünya Savaşı’nda yeniden orduya alındı ve sansür şubesindeki görevine geri döndü. Savaş boyunca aldığı görevler ve uğradığı sürgünler vesilesiyle önce İç Anadolu’yu, 1918’de de Doğu Anadolu’yu daha yakından keşfetme şansı buldu. Buralarda yaptığı geziler, görüştüğü kişiler ve topladığı evrakla, ileride kaleme alacağı Lale Devri, İki Komite İki Kıtal, Kafkas Yollarında Hâtıralar ve Tahassüsler gibi eserlerin notlarını topladı.

1918’de Darülfünun’da tarih öğretmenliğine atandı. Üniversite Reformu’nun gerçekleştiği 1933’e kadar bu çatı altında pek çok öğrencisine tarih eğitimi vermenin ve onlara “tarihi sevdirmenin” yanında, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Tarih Encümenliği başkanlığı gibi bazı idari görevler de üstlendi. Altınay, kaleme aldığı ve çeşitli seviyelerdeki okullarda yararlanılan Târîh-i Umûmî, Muhtasar Târîh-i Umûmî, Resimli ve Haritalı Târîh-i Umûmî, Küçük Târîh-i Osmânî, Yeni Osmanlı Tarihi, Tarih Bilgisi, Tarih Okuyorum gibi ders kitaplarıyla, genç kuşağa Türklerin geçmişteki başarılarını öğretmeye çalıştı.

Ömrünün büyük bir bölümünü araştırmaya ve bulgularını özgün eserlere dönüştürerek toplumla buluşturmaya çalışan, gençleri geçmişi merak etmeye ve öğrenmeye teşvik eden Altınay, 1933’te İstanbul Üniversitesi’ne dönüşen Darülfünun’dan ayrıldıktan sonra başka resmi bir görev almadı. Ancak eli kalem tuttuğu sürece, yazmaktan ve paylaşmaktan hiç vazgeçmedi. Hem askeri hem de bir popüler tarihçi olarak anılan Altınay, kaleme aldığı eserlerin içeriklerinin yanında, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde Lale Devri ve Köprülüler Dönemi gibi bazı dönemlerin yeni tanımlar kazanarak tarih yazımında yerleşmesine de katkı sağladı.

Üniversite Reformu’nun ardından, biraz da kırgın bir şekilde yaşamının son dönemini geçireceği Büyükada’ya yerleşti. Rahatsızlanarak kaldırıldığı Haydarpaşa Hastanesi’ndeki döneminde bile yazmaktan ve bunları gazetelere göndermekten vazgeçmedi. 10 Ekim 1937 günü hayata gözlerini yumdu ve çok sevdiği Büyükada’daki mezarlığa defnedildi.

Ahmet Özcan, “Ahmet Refik ve Askeri Tarihçilik”, Türk Savaş Çalışmaları Dergisi, c. 1, s. 2 (2020): 109-117.
Aslı Avcı Akçalı, İrfan Davut Çam, “II. Abdülhamid ve II. Meşrutiyet Dönemleri Eğitim Anlayışları Bağlamında Mizancı Murad ve Ahmed Refik’in (Altınay) Umumi Tarih Ders Kitapları”, Milli Eğitim Dergisi, s. 207 (2015): 119-144.
Emine Üstün, Ahmet Refik Altınay’ın Hayatı, Eserleri ve Tarih Eğitimindeki Yeri (Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2004).
Oğuz Aydoğan, Ahmet Refik Altınay Hayatı ve Sanat Tarihi Çalışmaları (Yüksek Lisans Tezi, TC Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2006).

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler