+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

II. Dünya Savaşı öncesinde ülkesindeki koşullar nedeniyle zorunlu olarak Türkiye’ye göç eden ve burada yolu Bebek’e düşen edebiyatçılardan biri Erich Auerbach’tı.

Dilbilimci, yazar ve akademisyen Auerbach 1892’de Berlin’de dünyaya geldi. İlk akademik çalışmalarını Heidelberg Üniversitesi’nde hukuk alanında yaptıktan sonra I. Dünya Savaşı’na katıldı. Savaşın ardından Greifswald Üniversitesi’ne girdi ve burada Romanoloji alanında doktorasını yaptı. 1923-1929 arasında Prusya Devlet Kütüphanesi’nde çalıştı, 1935’e kadar Marburg Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Ne var ki 1930’ların ortasına gelindiğinde, Nazilerin ülkedeki baskıcı tutumları sosyalistleri, komünistleri ve Yahudi bilim insanlarını başka ülkelere göç etmeye zorladı. Bu ülkelerden biri de, 1933 itibariyle Üniversite Reformu adıyla yükseköğrenimde köklü bir yeniliğe giden Türkiye’ydi.

Cumhuriyet yönetimi, imparatorluk mirası Darülfünun’u daha çağdaş ve yeni rejimin ideolojik beklentilerine de katkı sunacak bir bilim yuvasına dönüştürebilmek amacıyla 1933’te kapatmış, yerine İstanbul Üniversitesi’nin açılmasını kararlaştırmıştı. Bu süreçte, Cenevre Üniversitesi’nden davet edilen Prof. Albert Malche’nin Darülfünun’la ilgili gözlem ve raporları da etkili olmuş, kurumun birçok öğretim üyesi görevden uzaklaştırılırken onların yerine yeni kadroların bir an evvel kurulması gerekmişti. Bu ihtiyacı karşılamak için, 1927 itibariyle eğitim için yurtdışına gönderilip artık ülkeye dönen öğrencilere ve yabancı bilim insanlarına başvurulacaktı. Kısa sürede gerçekleştirilmesi pek de kolay olmayan bu kadro değişikliğine katkı sunansa, kimlikleri veya dünya görüşleri nedeniyle Almanya’yı ve Avusturya’yı terk etmeyi planlayan liberal, sosyalist ve komünist bilim insanları oldu.

Zürih merkezli Bilim Adamları Yardım Cemiyeti temsilcisi Prof. Philipp Schwartz’ın girişimi ve Prof. Malche’ın aracılığıyla kurulan ilişkiler sonunda, farklı disiplinlerden 40’tan fazla bilim insanı Türkiye’ye göç etti ve İstanbul Üniversitesi çatısı altında çalışmaya başladı. Avrupa’da faşizm rüzgarları eserken, Türkiye ise Avrupa’nın hümanist mirasıyla yeni bir toplum inşa etmeyi hedefleyen bir ülke, aynı zamanda bu göçmenler için de güvenli bir sığınak olacaktı.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde kurulan Garp Filolojileri kürsüsünün ilk davetlisi Avusturyalı dilbilimci ve edebiyat eleştirmeni Leo Spitzer’di. 1933-1936 arasında Romanoloji Bölümü’nün gelişimine ve Yabancı Diller Okulu’nun kuruluşuna önemli katkılar sunan Spitzer, üç yıllık görevinin ardından John Hopkins Üniversitesi’ne gitmek üzere ülkeden ayrılırken yerine Marburg Üniversitesi’nden Erich Auerbach’ı önerdi. Eylül 1936’da Türkiye’ye gelen Auerbach, aynı yılın aralık ayında Bebek’teki Arslanlı Konak’a yerleşti. Bauhaus tarzında inşa edilen bu yapı, tıpkı Auerbach ve selefi Spitzer gibi dönemin bazı göçmen akademisyenlerini ağırlamıştı.

1936 sonundan 1947’de ABD’ye gidişine kadar Bebek’te yaşayan Auerbach, bu süre içinde İstanbul Üniversitesi Roman Filolojisi kürsüsünü geliştirmeyi başarmış, öğrencilerine Klasik ve Çağdaş Batı Edebiyatı’nı benimsetmeye çabalamış, çeviribilim ve karşılaştırmalı edebiyata karşı ilgiyi arttırmıştı. Üniversite çatısı altında Batı edebiyatına ilişkin birçok seminer verirken, kendisi gibi göçmen olarak burada akademik çalışmalarını yürüten Avrupalılarla ve genç Türk öğrencileriyle yakın dostluklar kurmuştu. Üstelik Bebek ile Beyazıt arasındaki yolculuklarını da 22 numaralı Bebek-Eminönü tramvayıyla yapmıştı.

Bebek’teki konutundan yurtdışındaki dostlarına yazdığı mektuplarda, yaşadığı muhitte gözlemlediği insan manzaraları ile ülkedeki toplumsal kalkınma hamleleri üzerine tasvirler yapan Auerbach, karşılaştırmalı edebiyat dünyasında büyük önem atfedilen ünlü eseri Mimesis: The Representation of Reality in Western Literature adlı eserini de 1942-1945 aralığında yine Bebek’te kaleme almıştı. Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Temsili adıyla Türkçeye kazandırılan bu önemli eser, günümüzde edebiyat dünyasındaki önemini korumaya devam ediyor.

1947’de Türkiye’den ayrılan Erich Auerbach, ABD’ye yerleşerek 1950’ye kadar edebiyat alanındaki çalışmalarını ve öğretim üyeliğini sürdürdü. 1957’de hayata gözlerini yumdu.

Gülnihal Gülmez, “E. Auerbach’ın İstanbul Yılları: Mimesis’in Yazarı ve Türkiye’nin Hümanist Reformu”, Göç Konferansı 2017 Seçilmiş Bildiriler, haz. Ali Tilbe vd. (Londra: Transnational Press London, 2017): 163-172.
Yabanın Tuzlu Ekmeği - Erich Auerbach’dan Seçme Yazılarazılar, haz. Haluk Barışcan vd. (İstanbul: Metis Yayınları, 2010).

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler