Yolu genç yaşında Beşiktaş’a düşen bilim insanlarından biri, Türkiye’nin ilk kadın doktoru Hatice Safiye Ali’ydi. Safiye Ali 1894 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Dört kız kardeşin en küçüğüydü. Babası Trablusgarplı Ali Kırat Paşa, Abdülaziz ve II. Abdülhamid’in yaveri, annesi ise Mekke şeyhülislamlarından Hacı Emin Paşa’nın kızı Emine Hasene Hanım’dı.
Ali Kırat Paşa’nın vefatının ardından, Emine Hasene Hanım çocuklarıyla birlikte babası Hacı Emin Paşa’nın Valideçeşme’deki konağına taşındı. Safiye Ali ise öğrenimini sürdürmek için Beşiktaş İnas Rüşdiyesi’ne yazıldı. Dördüncü sınıfa kadar burada okuduktan sonra, Amerikan İnas Koleji’nin orta bölümüne geçti. 1912’de ortaöğrenimini tamamlayıp aynı okulda eğitimine devam etti ve Ocak 1916’da mezun oldu. I. Dünya Savaşı yıllarında Beşiktaş’ta devam eden eğitim süreci boyunca, ailesinin teşvikiyle evde yabancı dil, müzik ve edebiyat dersleri alırken, okulda da Tevfik Fikret’in öğrencisi olmuştu.
Savaş yıllarında ülkede doktor ihtiyacı artmış, Safiye Ali de kolejdeki müdürü Mary Mills Patrick’in desteğiyle bu alana ilgi duymuş ve meslek olarak seçmeye karar vermişti. Dönemin Maarif Nazırı Şükrü Bey’in girişimiyle, tıp eğitimi alması için Almanya’ya, Würzburg Üniversitesi’ne gönderildi. 1921’de Bebeklerde İç Pekimenenjit Kanaması Hakkında başlıklı teziyle mezun olarak mesleğini yapma hakkı kazandı. Ancak o, ihtisasını yapmak üzere eğitimine devam etti ve Würzburg Julius-Maximilians Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kadın ve çocuk hastalıkları üzerine uzmanlık kazandı. Bu sırada göz hastalıkları uzmanı Ferdinand Krekeler ile hayatını birleştirmişti. Çift İstanbul’a döndükten sonra, Safiye Ali’nin eşi Ferdi Ali ismini kullanmaya başladı.
Krekeler çifti İstanbul’a döndüğünde, artık imparatorluk yıkılmış ve yerine yepyeni bir ülke kurulmuştu. Safiye Ali, 1923’te Cumhuriyet’in ilk kadın doktoru olarak görev belgesini aldı ve eşiyle birlikte Cağaloğlu’nda bir muayenehane açtı. Başlangıçta kadın olduğu için çeşitli önyargılarla karşılaşsa da, kısa süre içinde kadınların güvenini kazanmayı ve onları muayenehanesinde ağırlamayı başardı. Bu sırada yolu Beşiktaş’a yeniden düşmüş, onu doktor olmaya yönlendiren müdürü Patrick’in davetiyle Arnavutköy’deki Amerikan Kız Koleji’nde jinekoloji ve obstetrik derslerine girmeye başlamıştı.
Almanya’daki yılları, onun sosyal sağlık hizmetlerine bakışını ve çocukların sağlığını korumak için annelerine verilmesi gereken eğitimin önemini fark etmesini sağlamıştı. Bu tecrübe ve farkındalık, yeni kurulan ülkesinde de benzer hizmetlere yönelmesinin zeminin hazırladı. Daha fazla anneye ulaşabilmek ve onlara çocuk bakımı hakkında çağdaş yöntemleri aktarabilmek için, Hilal-i Ahmer Cemiyeti Kadınlar Merkezi’nde çalışmaya başladı. 1923’ten 1925’e kadar bu çatı altında görev yaptıktan sonra, Süt Damlası - Küçük Çocuklar Muayenehanesi’ne geçti.
Süt Damlası, uzun ve zorlu bir savaş sürecinde yetim kalan, sağlıksız koşullarda doğan, ilgiye ve bakıma muhtaç olan çocuklar için 1921’de Fransız Kızılhaçı Kadınlar Cemiyeti tarafından kurulmuştu. Aynı yıl, 1917’de İstanbul’da kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti de Ankara’da yeniden örgütlenerek Türkiye Himaye-i Etfal Cemiyeti adını almış ve cephedeki askerlerin çocukları ile annelerine çeşitli yardımlar sağlamaya başlamıştı. Bu yardımlardan en hayati olanlarından biri ise Türk çocuklarına süt dağıtmaktı. Fransızların kurduğu Süt Damlası, Cumhuriyet’in ilanının ardından Batılılar tarafından Türkiye’ye bağışlanan ilk hayır kurumu olarak 1925’te Himaye-i Etfal Cemiyeti’ne bırakıldı. İlk yılında burada doktor olarak görev yapan Safiye Ali ise, 1926’da kurumun müdürlüğünü üstlendikten sonra önemli çalışmalar üstlendi. Çocukların tedavisi ve ebeveyn eğitimlerinin dışında, kurum içinde annelere çağdaş yöntemleri tanıtmak amacıyla bir çocuk müzesi kurdu, Batı dillerinde yaptığı çevirilerle Küçük Çocuklar Muayenehanesi ve Süt Damlası adlı bir de kitap yazdı.
Mesleğinde hayli başarılı olan, toplum sağlığının gelişmesi için önemli girişimler yapan, uluslararası tıp kongrelerinde Türkiye’yi temsil eden, Türk Kadınlar Birliği’nin yönetiminde görev alan, çocukların sevgisini ve kadınların güvenini kazanan Safiye Ali, ne yazık ki bazı erkek meslektaşlarının kendisine karşı olumsuz bakışının önüne geçemedi. Yine de karşılaştığı bu zorluklar, onu hiçbir zaman mesleğini yapmaktan, annelerin eğitimini desteklemekten ve kadın haklarını savunmaktan vazgeçirmedi. 1928 yılında kansere yakalandıktan sonra tedavi için Almanya’ya gitti ve geçirdiği başarılı operasyonun ardından Dortmund’a yerleşip burada çalışmaya devam etti. Özellikle II. Dünya Savaşı yıllarında eşiyle birlikte sivil halka önemli hizmetler vermeye çalıştı.
Türkiye’nin ilk kadın doktoru Safiye Ali Krekeler, 5 Temmuz 1952 günü Dortmund’da hayata gözlerini yumdu.
Didem Konya, “Türkiye’nin İlk Türk Kadın Doktoru: Safiye Ali ve Çalışmaları”, Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırmaları Dergisi, c. 19, s. 42 (2018): 35-54.
İnci Hot, “İlk Kadın Doktorumuz Safiye Ali”, Nobel Medicus, c. 11, s. 1 (2015): 100-102.
Nuran Yıldırım, Türkiye’nin İlk Kadın Doktoru Safiye Ali (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2011).