1960’ta henüz 2 milyona ulaşmayan nüfusun on yıl sonra 3 milyonu biraz geçtiği 70’li yılların İstanbul’unda, çocukların zevkle ve güven içinde buluştuğu, koşturduğu, top oynadığı, bisiklete bindiği, uçurtma uçurduğu geniş arazileri vardı. Yerleşim alanlarının çevresini saran bu yemyeşil araziler ve bostanlar çocuklar tarafından rahatça kullanabildiği için, örneğin bir mahalle maçı yapmak için tel örgülerle çevrili bir halı sahaya ya da bisikletle yarışmak için çizgilerle belirlenmiş kulvarlara ihtiyaç yoktu. İki büyük taş bir futbol kalesini, karşı tepedeki bir ağaç ise yarışın bitiş noktasını belirlemek için yeterliydi.
20. yüzyılın ikinci yarısında, çevrede türlü oyunlar oynanabilecek uçsuz bucaksız alanlara sahip mahallelerin başında muhtemelen Levent geliyordu. 1. etabı 1950’de, 4. etabı ise 50’lerin sonuna doğru yerleşime açılan Levent’in ilk çocukları, 1980’lere kadar hemen yanı başlarındaki arsaları geniş oyun alanları olarak ziyadesiyle kullandılar. Özellikle bugünkü adı Konaklar olan 4. Levent mahallesinde yaşayanların çevresi, girişinde ait olduğu bankanın büyük bir tabelası bulunan bu tür arsalarla doluydu. Üzerinde “Bu arsa Emlak Kredi Bankası’na aittir”, “Bu arazi Merkez Bankası malıdır” gibi ifadeler bulunan bu kocaman tabelalar genellikle ana caddeye bakardı. Pek çoğu telle veya duvarla çevrilmemiş fakat sınırları aşağı yukarı belli olan bu banka arsaları, uzun süre Levent ve Büyükdere Caddesi’nin karşısındaki Gültepe, Seyrantepe, Çeliktepe mahallelerinde yaşayan çocukların da futbola dair ilk tecrübelerini edindikleri, kıran kırana mahalle maçları yaptıkları sahaları oldu.
1980’lerde girilen hızlı kentleşme süreci içinde, bu arsalar ardı ardına önce şantiyelere, ardından da yüksek bloklara bıraktılar yerlerini. Bir zamanlar üzerinde çocukların top oynadığı, ailelerin piknik yaptığı, küçükbaş hayvanların otladığı bu arsalar, günümüzde ait oldukları bankaların gökdelenlerine ev sahipliği yapıyorlar.
Gökhan Keskin’le 21 Ekim 2021 tarihinde Balmumcu’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.