Ortaköy’de sahilden içeriye doğru girip dere boyunca ilerlerken, sağ koldaki eski tütün deposunu geçince küçük dükkanlar sıralanırdı. Günümüzde Portakal Yokuşu’nun Dereboyu Caddesi’yle buluştuğu hareketli bir kavşağa dönüşen bu noktada eskiden birkaç kahvehane, bakkal, tuhafiyeci ve yoğurtçunun komşusu olan bir de kırtasiye vardı. Bu kırtasiye, Nami Uçansu adlı bir Ortaköylüye aitti.
Uçansu ve kırtasiyesi hakkında sınırlı bilgiyi, 1993’te basılan Si Minör Ortaköy’de tüm çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği Ortaköy’ün 1935-1952 aralığını tasvir eden Zihni Küçümen’e borçluyuz. Öte yandan bu kırtasiyeyi bugün hatırlayanlar, yalnızca 40’lı yıllarda doğan eski Ortaköylüler. Hem onların hem de Küçümen’in tariflerinden, Nami Uçansu’ya ait kırtasiyenin 1950 öncesi Ortaköy’ünün, tek değilse de en bilinen kırtasiye dükkanı olduğu anlaşılıyor.
Rengârenk kırtasiye ürünlerinin, Türk ve dünya edebiyatından romanların, dönemin tanınmış markalarına ait dolmakalemlerin satıldığı bu dükkan, Küçümen’in anlatımına göre aşağı yukarı yüzyılın ortasına kadar yaşamayı başardı. Nami Uçansu, Ortaköylü bir ailenin iki oğlundan biriydi. Babası Ömer Uçansu Ortaköy Fukaraperver Cemiyeti’nin yöneticilerinden bir tüccar, kardeşi Kami Uçansu ise Ortaköy Gençlik (Spor) Kulübü kurucularından bir doktordu.
1950’lere gelindiğinde, Nami Uçansu cadde üzerindeki dükkanını kapatıp, yine Dereboyu’nda fakat bu defa ara sokaklardan birinde kendisine daha mütevazı bir dükkan açmıştı. Bu, onunla ilgili ulaşılabilen son bilgi oldu.
Zihni Küçümen, Si Minör Ortaköy (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1993), 118-119.