Çırağan’dan Ortaköy’e gelindiğinde, Etz Ahayim Sinagogu’na varmadan sağ koldaki binanın giriş katında, Ortaköylülerin Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri sahip oldukları mütevazı fakat leziz yemekler sunan bir lokantaları vardı: Neşe.
1917-1918’de Kosova’dan kalkıp İstanbul’a göç eden Halil Urga, sarayda çalışan yakınları sayesinde Beşiktaş’a yerleşmeye karar vermiş ve sarayın müştemilatında çalışmaya başlamıştı. Ne var ki onun uzmanlığı salep, boza, dondurma gibi süt ürünleri ile börek üzerineydi. Saraydaki işinin ardından Ortaköy’de bir lokanta açmaya karar verdi. Çorbaları, tencere yemekleri, tavuklu pilavı, Arnavut ciğeri ve elbette sütlü tatlılarıyla on yıllarca mahallelinin karnını duyuran lokanta, daha sonra ailenin ikinci kuşağının elinde yaşamaya devam etti. Cemil ve Bilal Urga, daha önce Ortaköy Muhallebicisi ismiyle anılan lokantalarına Neşe adını verdiler.
Neşe Lokantası veya Neşe Kafeterya ismiyle de anılan bu tarihi aile işletmesi, bulunduğu ilk binanın yıkılmasının ardından Camfener Sokak’ta iki katlı bir binaya taşındı ve Urga ailesi tarafından, uzun yıllar emek veren aşçılarının tarifleriyle 2000’li yıllara kadar Ortaköy’ün sembol lokantalarından biri olmayı başardı.
Ali Rıza Kardüz, “Ortaköy’ün Neşesi”, Milliyet, 14.04.2002.
Feridun Andaç, Zamanın Durduğu Bir Yerde Ortaköy (İstanbul: Heyamola Yayınları, 2010), 54.