+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önemli şairlerinden biri olan, aynı zamanda eserlerinde Beşiktaş’a ve Beşiktaş’ta yaşadığı deneyimlerine de yer veren Cahit Sıtkı Tarancı, 1910 yılında Diyarbakır’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu kentte tamamladıktan sonra, daha iyi bir eğitim alması için ailesi tarafından İstanbul’a gönderildi. Saint Joseph Fransız Lisesi’nde başlayan lise öğrenimine, Galatasaray Lisesi’nde ve Yüksek Ticaret Mektebi’nde devam etti. Nadir Nadi’nin desteğiyle Paris’e giderek École Libre des Sciences Politiques’e kaydoldu. Ancak II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla beraber İsviçre üzerinden Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı. İstanbul’da kısa bir süre babasının yanında çalıştıktan sonra 1944’te Ankara’ya gidip Anadolu Ajansı’nda, Toprak Mahsulleri Ofisi’nde ve Çalışma Bakanlığı’nda tercümanlık yaptı.

Lise yıllarından itibaren büyük ilgi duyduğu edebiyat alanındaki ilk eserleri, 30’lu ve 40’lı yıllarda Varlık, Yücel, Ağaç, İnsan, Ülkü ve İstanbul dergileri ile Cumhuriyet, Akşam, Vatan gibi gazetelerde yayımlandı. Fransız edebiyatından etkilendiği ilk dönem şiirlerinin ardından, 1935 sonrasında kaleme aldığı eserlerinde bir yanda yalnızlık, kaçış ve ölüm, diğer yanda ise yaşama sevinci gibi temaları işledi. Bazı eserlerinde andığı “Beşiktaşlı Sevgili” ve “Beşiktaşlım” karakterleri, bu yalnızlık ve hüzün duygularının şiirindeki yansımalarındandı.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın Beşiktaş’ta yaşadığı yıllarda âşık olduğu fakat umduğu karşılığı alamadığı kadındı bu “Beşiktaşlı.” Yine Beşiktaş’tan arkadaşı olan Ziya Osman Saba’ya atıf yapan Ziya’ya Mektuplar adlı eserinde, Tarancı bu Beşiktaşlı sevgilisinden şöyle söz etmişti: “Onun üzerine yoktur ve olamaz. Bu işe onu sevmekle başladım, onu sevmekle bitireceğim.” Kimine göre Diyarbakırlı kimine göre Balkan göçmeni bir ailenin kızı olan bu Beşiktaşlı, uzun süre Cahit Sıtkı’nın hüzünlü dünyasından günümüze taşıdığı isimsiz bir karakter olarak yaşadı:

Haydi Abbas, vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalp ağrısı.

 

Arzu ağacın gölgesinde olsun;

Tam kenarında havuzun.

Aya haber sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.

 

Bas kırbacı sihirli seccadeye,

Göster hükmettiğini mesafeye,

Ve zamana.

Katıp tozu dumanı,

Var git.

 

Böyle ferman etti Cahit,

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan;

Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

Hüzünlü şairin meşhur Abbas şiirinde “Beşiktaşlı kız” ismiyle andığı platonik aşkı, Yıldız’da yaşadığı gençlik yıllarından yakın arkadaşı Vedat Günyol’un kardeşi Mihrimah’tı. Bu aşk Günyol’a, iki arkadaşın Paris’te buluştuğu bir akşam itiraf edilmişti.

Cahit Sıtkı Tarancı, 1956 yılında tedavi için gittiği Viyana’da hayata gözlerini yumdu. Elinde bir buket çiçekle hüzünlü bir şekilde direğe yaslanmış olarak tasvir edildiği heykeli ise, bugün Vişnezade Parkı’ndaki Şairler Sofası’nda bulunuyor.

Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş (Bütün Şiirleri) (İstanbul: Can Yayınları, 2004).
Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya’ya Mektuplar (İstanbul: Can Yayınları, 2007).
Emine Gut, “Şiire Adanmış Bir Yaşam: Cahit Sıtkı Tarancı’nın Şiirlerinde Otobiyografik İzler”, Hars Akademi, s. 2 (2018): 201-216.
Ramazan Gülendam, “Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikayelerinde Kadın”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, s. 26 (2012): 67-90.

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler