+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

Büyük Mecidiye Cami ya da yaygın olarak bilinen ve kullanılan ismiyle Ortaköy Cami, 1849-1854 aralığında ismini taşıdığı Abdülmecid tarafından yaptırıldı. Çoğu kaynakta camiyi Nikoğos Balyan’ın inşa ettiği yazsa da, Cengiz Göncü, Turgut Saner ve Çağhan Keskin’in aktardıklarına göre bu bilgiyi doğrulayan somut bir bulguya ulaşamamış. Buna karşın, inşa sürecinde önce Artin Kalfa’nın, ardından da Hacı Stefan Kalfa’nın çalıştığı tespit edilmiş. İnşaatın uzun sürmesinde ise, Kırım Savaşı’nın yarattığı mali sıkıntılar büyük rol oynamıştı.

Ortaköy sahilinin kuzey ucunda bulunan Büyük Mecidiye Cami’nin yerinde, daha önce küçük bir mescit vardı. Bu mescit, Kethüdâ-yı Devlet Mehmed Ağa tarafından yıktırılıp yerine tek şerefeli ve kare planlı bir cami yaptırıldı. Sultan II. Mahmud ise Mehmed Kethuda Cami adlı bu yapıyı, yerine daha görkemli bir örneğini yaptırmak için yıktırdı fakat ömrü bu niyetini hayata geçirmeye yetmedi. Bu iş, yerine tahta geçen Abdülmecid’e nasip oldu ve Büyük Mecidiye Cami 29 Aralık 1854 günü kılınan cuma namazıyla ibadete açıldı. Saner ve Turgut’un ifadeleriyle, bu cami Tanzimat sonrasında yeni bir karakter kazanan Osmanlı mimarlığının eski kent merkezinden uzaktaki en önemli temsilcilerinden biriydi. Neoklasik-barok üslubuna sahip selatin camilerinden biri olan ve “yalı cami” grubunda değerlendirilen Büyük Mecidiye Cami, deniz kenarındaki konumu nedeniyle yapıldığı tarihten bu yana statik sorunlar yaşadı, depremlerden etkilendi ve bu yüzden pek çok onarım geçirdi.

Büyük Mecidiye Cami, hizmete girdikten kısa süre sonra çeşitli onarımlar görmeye başladı. Bu onarımların gerekçeleri arasında bir geminin cami rıhtımına bindirmesi de vardı, Küçük Ayazma’ya uzanan suyollarının kirlenmesi de, köyde çıkan yangınlar da. Ancak caminin gördüğü en büyük onarımın nedeni 10 Temmuz 1894 günü gerçekleşen depremdi. Kentteki pek çok yapıya zarar veren deprem, caminin de kubbesini ve beden duvarlarını çatlatmış, minarelerden birinin külahı mahfil-i hümayun üzerine düşmüştü. Devlet bütçesine 450 bin kuruşluk maliyet çıkaran bu onarım sonunda, caminin hasar gören yerleri yenilendi ve yapı güçlendirildi. Cumhuriyet döneminde de onarımlarına devam edilen cami, 1960 yılında tespit edilen çatlamalar nedeniyle bir süre ibadete kapatıldı ve 1969’da yeniden hizmete girdi. Bu onarımı, 1984’te çıkan yangın sonrası yapılan çalışmalar ile son olarak 2011-2014 arasında süren restorasyon takip etti.

Tıpkı imparatorluğun son döneminde olduğu gibi, Cumhuriyet devrinde de Büyük Mecidiye Cami Ortaköy’ün, hatta Boğaziçi’nin en sembolik yapılarından ve somut kültür varlıklarından biri oldu. Abdülmecid’in ve II. Abdülhamid’in zaman zaman cuma selamlıklarına ev sahipliği yapan, kente gelen diplomatik konukları ağırlayan, Batılı gezginlerin seyahatnamelerinde ve fotoğraflarında yerini alan, görüntüleri sinema filmlerinde ve belgesellerde kullanılan cami, Ortaköylülerin de kuşaktan kuşağa aktardıkları ortak belleklerinin ve gündelik hayatlarının vazgeçilmez bir parçası oldu. Bir buçuk asırdan uzun bir süre boyunca, Ortaköylüler namazlarını burada kıldı, bayramlarda burada buluştu, cenazelerini buradan kaldırdı, balıklarını bu rıhtımda tuttu, denize bu caminin önünden atladı.

Büyük Mecidiye ya da Ortaköy Cami, 2020’lerde hâlâ Ortaköy’ün, Beşiktaş’ın ve İstanbul’un en görkemli sembollerinden biri olarak Boğaziçi’nin kıyısında yaşamaya devam ediyor.

Büyük Mecidiye Camii ve Ortaköy, ed. Mehmet Baha Tanman (İstanbul: Kuveyt Türk Katılım Bankası Kültür Yayınları, 2014), 245-263.
Çisem Uzun, 17-19.yy’larda İstanbul’da Caminin Kentsel ve Simgesel Dönüşümü (Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008), 66-73.
Filiz Gündüz, “Ortaköy Camii”, TDV İslam Ansiklopedisi, c. 33 (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2007): 408-409.
Ahmet Kaynar’la 23 Haziran 2021 tarihinde Levent’te yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Tarkan Okçuoğlu’yla 7 Nisan 2021 tarihinde Balmumcu’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler