Türkali Mahallesi’nde Uzuncaova Caddesi üzerinde yer alan Tuzbaba Türbesi, aynı isimle 1490’da inşa edilmiş camiye komşu vaziyette, asırlardır başta Beşiktaşlılar olmak üzere pek çok İstanbullunun kutsal duraklarından biri olageldi. İsmini ise, aynı zamanda bu türbe içinde kabri bulunan ve “Tuz Baba” namıyla tanınan II. Mehmed’in Tuzcubaşısı Rum Ali Ağa’dan almıştı. Zaten mahallenin ismi de Türkali’ye dönüşmeden önce Rum Ali idi.
Kare bir plana ve tepesinde basık bir kubbeye sahip türbenin, kuşaktan kuşağa aktarılan bir ziyaret ve adak kültürü oldu. Yaygın inanışa göre, Tuz Baba’nın bir takım kerametleri vardı. Bunların başında, İstanbul kuşatması sırasında ordunun tuz ihtiyacını giderebilmek için toprağı döverek tuza dönüştürmesi geliyordu. Bunun gibi olağanüstü güçlerine karşı beslenen inançla, asırlardır ziyaretçileri türbenin kenarına tuz paketleri bıraktı, buradan gelip geçenler ise parmaklarını bu adaklara banarak dua edip tuz yedi.
Türbe ve yaşattığı ritüel, yıllar boyu gireceği sınavdan başarı bekleyen nice Büyük Esma Sultan Ortaokulu öğrencisinin, İnönü Stadyumu’na doğru galibiyet umuduyla yola çıkmış sayısız taraftarın veya sadece yaşamında esenlik arayışı içindeki herhangi bir Beşiktaş sakinin uğrak yeri oldu. Zaman değişse de, bulunduğu muhite ve önünden geçen sokağa bir dönem ismini de veren Tuz Baba, çevresinde doğup büyüyenlerce hâlâ evlerinin adreslerini tarif ederken anılıyor. Tuz Baba’nın bu ritüeli yerine getirenlere esenlik sağladığına dair inanç ise, Beşiktaşlıların sözlü kültürlerinin bir parçası olarak günümüzde de yaşamaya devam ediyor.
Enis Karakaya, “Tuzbaba Türbesi”, Dünden Bugüne Beşiktaş, ed. Nuri Akbayar (İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 1998), 208-209.
Aytaç Aysel’le 27 Haziran 2021 tarihinde Levent’te yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Ayşe Sarısayın’la 2 Temmuz 2021 tarihinde Cihannüma’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.