+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

Asırlardır Beşiktaşlılar için sembolik anlamlar taşıyan ve evlilik, doğum, sünnet gibi neşeli olaylarda ya da cenaze, hastalık, şanssızlık gibi olumsuzlukların yaşandığı dönemlerde pek çok İstanbullunun kutsal ziyaret duraklarından biri olan Yahya Efendi Külliyesi, içerideki çeşmenin kitabesine göre 1583 yılında kuruldu. 16. yüzyılda yaşayan mutasavvıf, şair, âlim ve müderris Yahya Efendi tarafından, medreseden azledilip emekliye ayrıldığı dönemde yaptırıldı.

Yahya Efendi, II. Bayezid’in oğlu Şehzade Selim’in sancakbeyi olduğu Trabzon’da 1495 yılında dünyaya geldi. Kendisiyle aynı hafta içinde Selim’in oğlu Süleyman da doğmuş fakat Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’ın sütü yeterli gelmeyince, iki bebeği de Yahya’nın annesi Afife Hatun emzirmişti. Bu sayede, geleceğin âlimi Yahya Efendi ile Osmanlı Hanedanı’nın onuncu sultanı olacak I. Süleyman sütkardeşi oldu.  Çocukluk ve gençlik yıllarını Trabzon’da geçiren, ilköğrenimini de bu kentteki bir medresede alan Yahya Efendi, sütkardeşinin babası I. Selim’in tahta geçmesinin ardından ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. İki ailenin Trabzon’da başlayan yakınlığı başkentte de devam etmiş, bu yakın ilişki sayesinde Yahya Efendi eğitimini dönemin önde gelen âlimlerinden Ali Cemali Efendi’nin yanında tamamlamış ve müderris unvanıyla İstanbul’daki medreselerde görev yapmaya başlamıştı. Yahya Efendi’nin Cânbâz Mustafa Medresesi’nde başlayan kariyeri sırasıyla Hacı Hasanzâde, Efdâliye, Mustafa Paşa ve Mihrimah Sultan Medreselerinde devam ettikten sonra Sahn-ı Semân Medresesi’ne tayiniyle zirveye çıkmıştı. Sahn-ı Semân, II. Mehmed’in İstanbul’da kurduğu en üst düzeyde eğitim veren medreseydi.

1553’te atandığı bu görevinden iki yıl sonra azledildi. Nedeni ise, Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi ve annesi Mahidevran Sultan’ın sürgün edilmesi karşısında I. Süleyman’a yazdığı mektuptu. İki sütkardeşin arasını açan bu olayın ardından Yahya Efendi emekliye ayrıldı ve bir daha devlet hizmetine girmedi. Beşiktaş’ta satın aldığı araziye yerleşti, burada tevhidhane, medrese, hamam, çeşme ve konutlardan oluşan küçük bir külliye inşa ettirdi ve 1571’deki vefatına kadar burada yaşadı. Buradaki tekkenin çekirdeği, Yahya Efendi’nin kendi konutu olarak kullandığı tevhidhaneydi. Vefatının ardından II. Selim, Yahya Efendi’nin kabrinin üzerine Mimar Sinan’ın kâgir malzemeden ürettiği kubbeli bir türbe inşa ettirdi. Takip eden yıllarda sultanlar ve paşalar buraya çeşme, zaviye, kütüphane, derviş hücreleri gibi yapılar eklediler ve farklı dönemlerde külliyenin onarımını gerçekleştirdiler.

Yahya Efendi’nin Sinanpaşa’da, Çırağan’da ve Ortaköy’de vakfettiği arazi ve gayrimenkul, vefatını takip eden yüzyıl içinde muhiplerinin katkılarıyla arttı. 19. yüzyıl başına ait kayıtlara göre, sahilde eski Şeref Stadı’nın ve Yüksek Denizcilik Okulu’nun bulunduğu arazide Yahya Efendi Vakfı’na ait bahçeler, çeşme, ayazma, karakol, havuz ve yedi gözlü bir kayıkhane bulunurken, hem Sinanpaşa hem de Ortaköy mahallelerinde ise evler ve arsalar vardı. Vakfın özellikle Çırağan hattı üzerindeki arsalarının büyük bir kısmı, Abdülmecid ve Abdülaziz’in hükümdar oldukları dönemde Çırağan ve Yıldız Saraylarının arazisine dahil edildi.

Yahya Efendi’nin şöhreti vefatının ardından devam etti. 16. yüzyıl itibariyle başta tarikat üyeleri, devlet görevlileri ve âlimler olmak üzere, binlerce kişi kabrinin Yahya Efendi’nin türbesinin çevresinde yer almasını istedi ve buraya defnedilen cenazelerle Yahya Efendi Mezarlığı oluştu. 1925’te ülkedeki tekkeler kapatılınca, külliye içindeki tevhidhane cami olarak kullanılmaya başladı fakat türbenin ve mezarlığın ziyaretçileri yıllar boyu hiç eksilmedi. Cumhuriyet döneminde de defin işlemlerinin devam ettiği, pek çok devlet görevlisinin, yüksek rütbeli subayın, sanatçının ve sporcunun da kabrinin bulunduğu mezarlık, günümüzde ulu ağaçların gölgesindeki külliyenin içinde Boğaziçi’ne bakmaya devam ediyor.

Baha Tanman, “Yahya Efendi Külliyesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 43 (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2013): 246-249.
Haşim Şahin, “XVI. Yüzyıl Osmanlı Toplumunda Çok Yönlü Bir Âlim: Beşiktaşlı Yahya Efendi”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, s. XLIII (2014): 125-144.
M. Gül Akdeniz, Hande Doğan, “16. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Şeyh Yahya Efendi Tekkesi”, FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, s. 8 (2016): 1-23.
Olcay Aydemir, “Beşiktaş Şeyh Yahya Efendi Külliyesi Onarım Çalışmaları”, Vakıf Restorasyon Yıllığı, s. 1 (2010): 33-44.
Vartaris ve Silva Benlioğlu’yla 12 Ocak 2018 tarihinde Kurtuluş’ta yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Ahmet Murat’la 16 Ocak 2018 tarihinde Vişnezade’de yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Faruk Pekin’le 19 Ocak 2018 tarihinde Balmumcu’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Tarkan Okçuoğlu’yla 5 Nisan 2021 tarihinde Balmumcu’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Ayşen Ertür’le 27 Eylül 2021 tarihinde Balmumcu’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.

 

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler