Halkevleri Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHF) 1931 yılındaki üçüncü kurultayında alınan kararlar doğrultusunda, 19 Şubat 1932 tarihinde yurt çapında 14 merkezde kapılarını açtı. Yeni rejimin eğitime ve kültüre dayalı kalkınma hamlelerinin vücut bulacağı, halkın cumhuriyet ideolojisini daha yakından tanıyıp benimseyeceği, genç kuşağın zihnen ve bedenen kendisini geliştireceği, laik ve çağdaş bir toplumun temellerinin atılacağı bir kültür kurumu olarak tasarlanmıştı. Halkevleri, CHF’nin 1931’de programına koyduğu rejimin altı ilkesinin topluma ulaşmasını kolaylaştıracak, halkın devletle ve aydınlarla bütünleşmesini sağlayacak, gençlerinse partiye ve rejime bağlılığını pekiştirecekti. Kurum 1911’de açılıp 1931’de kendisini fesheden (kimi kaynaklara göre kapatılan) ve malvarlığı CHF’ye bırakılan Türk Ocakları’nın birikimi üzerine inşa edildi. Kuruluş sürecinde yetkilendirilen kişiyse, dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’ti.
Başlangıçta 14 kent merkezinde kapılarını açan kurum, kısa süre içinde birçok il ve ilçeye yayıldı. Birkaç yıl içinde büyük bir ilgi görmüş, yüzbinlerce yurttaş yaşadığı yöredeki Halkevi veya Halkodası’na üye olmuş, toplantılarını takip etmiş, düzenli etkinliklerine katılmaya başlamıştı. İstanbul’da 1935 yılında 7 Halkevi açıldı. Bunlardan biri, 22 Şubat 1935’te Vişnezade’deki CHF Beşiktaş Şubesi bünyesinde kapılarını açan Beşiktaş Halkevi’ydi. İlk üç faaliyet yılında çoğunlukla müzikal içerikli çalışmalar yapılan şubede keman ve piyano dersleri veriliyor, yerel danslar üzerine kurslar açılıyor, halk konserleri ve çaylı danslar düzenleniyordu. Bu müzikal etkinlikler öylesine ilgi görmüştü ki, 1937’de Beşiktaşlıların oluşturduğu bir halkevi bandosu bile vardı. Binanın çok büyük bir sahnesi olmasa da, müzikal etkinliklerin yanında tiyatro faaliyetleri de azımsanmayacak düzeyde ilgi gördü. Tiyatro kolu zaman zaman şubenin çatısı altında temsiller veriyor, ulusal bayram kutlamalarında Şeref Stadı’nda gösteriler yapıyor, 1940’lara gelindiğindeyse artık başka kentlere turnelere gidiyordu.
Beşiktaş Halkevi daha ilk yıllarından itibaren çatısı altında dil, tarih, edebiyat ve pozitif bilimler üzerine konferanslara da ev sahipliği yapmış, zaman zaman Beşiktaş Jimnastik Kulübü’yle işbirliği içinde ilçede farklı dallarda sportif etkinlikler de düzenlemişti. Dönemin gazetelerine yansıdığı kadarıyla, Beşiktaş halkı bu faaliyet çeşitliliğine karşı memnuniyetini pek çoğuna bilfiil katılarak gösteriyordu. Halkevindeki toplantıların yerel halkı ilgilendiren diğer bir özelliği ise, 1930’da Beyoğlu’ndan ayrılarak ilçe statüsü kazanan Beşiktaş’ın gündelik hayattaki sorunlarının dile getirilmesi ve çözüm önerilerinin tartışılmasıydı. Bu toplantılarda esnafın sıkıntılarından bostanların sulanma ihtiyacına, tramvay ve otobüs sefer saatlerinden fırınların kontrolüne kadar birçok konu tartışılıyordu.
1942’ye gelindiğinde Beşiktaş Halkevi’nin 2 bine yakın üyesi vardı. Şube artık 7 kolda faaliyet gösteriyor, pek çok temsil veriliyor, sergi açılıyor, kurs düzenleniyor, yarışmalara ve toplantılara yüzlerce kişi katılıyordu. Dil ve Edebiyat Kolu yıl boyunca periyodik konferanslar düzenliyor, Güzel Sanatlar Kolu gitar ve mandolin kursları ile koronun ve bandonun konserlerini tertip ediyordu. Spor Kolu özellikle ulusal bayramlarda ve bahar dönemlerinde düzenlenen güreş, koşu, boks, uzun atlama yarışmalarında görev alıyor, Müze ve Sergi Kolu ilçedeki somut kültür varlıklarının envanterini hazırlıyor, Sosyal Yardım Kolu yoksul vatandaşların ihtiyaçlarını takip ediyordu. Şubenin kütüphanesi Kitap Saray ve Yardım Kolu’nun, ortaokul ve lise öğrencilerine verilen matematik, fizik, kimya ve Fransızca kursları ise Halk Dershaneleri ve Sosyal Kolu’nun sorumluluğundaydı. Şubenin ilk gününden itibaren en popüler olan birimi ise Temsil Kolu’ydu. Bu birimin üyeleri, her yıl bir kısmı Beşiktaş ve İstanbul halkına, bir kısmı da turneye gidilen kentlerin ahalisine hitap eden 30 ila 40 temsil veriyorlardı.
Halkevleri, Demokrat Parti’nin iktidara gelişinin ertesi yılı kapatıldı. 1951’de gerçekleşen bu kararın nedenlerinden biri, II. Dünya Savaşı’nın ardından artan maliyetlere karşın giderleri devlet tarafından üstlenilen kurumun eski dinamizmini kaybetmesi ve çok partili dönemde artık bu alana ayrılan bütçenin büyük oranda kesilmesiydi. Diğer neden ise kurumun iktidarı kaybeden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile doğrudan ilişkisiydi. Demokratlar, Halkevlerini CHP’nin bir parti organı gibi kabul etti ve 11 Ağustos 1951 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5830 Sayılı Kanun’a dayanarak kapattı. Halkevlerine ait malların bir kısmı Türk Ocakları’na verilirken, bir kısmı ise hazineye devredildi. Erken Cumhuriyet yıllarının belki de en önemli modernleşme atılımlarından biri olan Halkevleri, kır-kent ayrımı yapmadan temel eğitimden sanatsal gelişimine, sportif olanaklarından sağlık hizmetlerine, kadınların toplumsal yaşama katılımlarından gençlerin kötü alışkanlıklardan uzaklaşmasına kadar pek çok alanda önemli katkılar, teşvikler, yenilikler ve kazanımlar sundu.
27 Mayıs Darbesi’nin ardından yeniden açılan Halkevleri, 1930’larda üstlendiği ideolojik misyondan farklı olsa da, yaklaşık 20 yıl boyunca ülkedeki en önemli kültür kurumlarından ve toplumsal muhalefetin seslerinden biri olmayı sürdürdü. Bu dönemde Beşiktaş Halkevi de yine başta Tiyatro Kolu olmak üzere farklı dallarda çalışmalarına devam etti. Özellikle 70’li yıllarda, sol eğilimli faaliyetlere ev sahipliği yaptığı gerekçesiyle zaman zaman polis baskınlarının hedefi olan ve kısa süreli kapanmalar yaşayan şube, 12 Eylül Darbesi’ne kadar Akaretler’deki binasında yaşamayı başardı.
“Beşiktaş Halkevi üyelerine”, Milliyet, 31.03.1935.
“Beşiktaş Halkevinin güreşleri”, Açık Söz, 26.06.1937.
“Beşiktaş Halkevinde çaylı dans”, Son Telgraf, 09.05.1937.
“Beşiktaş Halkevinde Temsil”, Tan, 11.05.1937.
“Beşiktaş Halkevi Temsil kolu turneye çıktı”, Yeni Sabah, 23.07.1941.
“Beşiktaş Halkevi 7 sene içinde çok verimli neticeler elde etti”, Akşam, 16.09.1942.
Nursal Kumaş, “İstanbul Halkevleri Güzel Sanatlar ve Temsil Şubelerinin Faaliyetleri (1939-1951)”, Belgi, s. 21 (2021): 177-209.
Yavuz Özdemir, Elif Aktaş, “Halkevleri (1932’den 1951’e)”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, s. 45 (2011): 235-262.
Ahmet Murat’la 16 Ocak 2018 tarihinde Vişnezade’de yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Fahri Aral’la 18 Haziran 2021 tarihinde Balmumcu’da yapılan sözlü tarih görüşmesi.