Ihlamuraltı veya Nüzhetiye Mesiresi olarak anılagelen, günümüzde Ihlamur Kasrı’nın bulunduğu yeşil alanın kökleri, Hacı Hüseyin Ağa adlı 18. yüzyılda yaşamış bir tersane emirinin arazisine kadar uzanıyordu. Tarihçi Cavid Baysun’un aktardığı bilgilere göre, III. Ahmed’in tersane emirlerinden biri olan Hacı Hüseyin Ağa, ailesiyle birlikte Beşiktaş’ta önemli hayratı bulunan ve Kabataş’tan Tophane’ye kadar pek çok araziye ve mülke sahip zengin bir kişiydi.
Hacı Hüseyin Ağa’nın Nişantaşı’ndan Ihlamur’a kadar uzanan bu geniş arazisi 20. yüzyıl başında hâlâ Hacı Hüseyin Bağı olarak anılsa da, Baysun’un atıf yaptığı bazı arşiv belgelerinde arazinin çiftlik statüsünde olduğu yazılıydı. Burada hangi tarım ürünlerinin yetiştirildiği hakkında somut bir bilgi olmasa da, Hacı Hüseyin Ağa’nın arazisi içinde beyaz, süslü, küçük bir köşkü olduğu kayıtlara geçmişti. Ulaşılabilen verilerden anlaşıldığı kadarıyla, burası üzüm yetiştirilen bir bağdan ziyade, civarda yaşayan nüfus az olsa da bölgenin 18. ve 19. yüzyıllardaki önemli bir mesire alanı olarak kullanılmıştı.
Hacı Hüseyin Ağa, memuriyet döneminde sahip olduğu mülklerin bazılarını nasıl edindiği konusunda şüpheler uyanınca önce zindana atıldı, ardından Magosa’a sürülüp orada idam edildi. Bu olayın ardından, aralarında Nişantaşı-Ihlamur arasındaki geniş arazinin de bulunduğu ağanın mal varlığı saraya intikal etti ve bir süre sonra yerine Hacı Hüseyin Bağı hanedan üyelerinin dinlenme, eğlenme, av ve spor amacıyla kullandıkları bir mesireye dönüştü.
Cavid Baysun, “Hacı Hüseyin Bağı”, Tarih Dergisi, c. 4, s. 7 (1953): 69-76.
Tülay Artan, “Ihlamur Kasrı”, Dünden Bugüne Beşiktaş, ed. Nuri Akbayar (İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 1998): 106-107.