+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

Spor alanında yaygın kullanılan ismiyle “altyapının”, kendi tabiriyle ise “özkaynak düzeninin” Beşiktaş JK futbol şubesindeki mimarı Serpil Hamdi Tüzün, 1939 yılında İstanbul’da doğdu. Futbolla küçük yaşta, babasının kurduğu Bağlarbaşı SK sayesinde tanıştı ve 1968’de sonlandırdığı profesyonel kariyerinin tamamını bu kulüpte geçirdi.

Futbolun yanında, genç yaşında hem ticaretle uğraşıp geçimini sağladı hem de kişisel gelişimine daima önem verdi. İyi düzeyde İngilizce ve Almanca konuşur, çevresinde olan biteni yakından gözlemler, bireysel ve toplumsal gelişimin anahtarının “eğitim” olduğunu bilirdi. Hem futbolu çok seviyor hem de bu alanda kendini geliştirmek istiyordu. Profesyonel kariyerinin sonuna geldiğinde, antrenör olmaya ve genç sporcular yetiştirmeye karar verdi. Bu amaçla Türkiye Futbol Federasyonu’na başvurarak antrenörlük kursuna yazıldı. Hayali, sinemada filmini izlediği dönemin başarılı takımı AFC Ajax gibi bir ekolü Türkiye’de yaratmaktı. Batı Avrupa’da uygulanan eğitim yöntemleri izlenirse, bu başarının pekâlâ ülkesinde de olabileceğine inanmıştı.

Ajax kulübüne, bu amaçla Hollanda’da staj yapmak istediğini bildiren bir mektup yazdı. Gelen davet üzerine kendi olanaklarıyla Amsterdam’a gitti, yerleşti ve kırmızı beyazlıların her antrenmanını, toplantısını, maçını gece gündüz takip etti. İşini tutkuyla yapıyor, geleceğin antrenörü olmak için var gücüyle çalışıyordu. Tüzün’ün azmini gören Ajax teknik direktörü Ștefan Kovács, onu teknik heyete dahil etti ve çalışmalarından ziyadesiyle yararlandı. Böylece Tüzün, Hollanda serüvenini elde ettiği paha biçilmez bir deneyimle noktaladı. Türkiye’ye döndüğünde Beşiktaş JK’ya gelmesine aracılık edense, kendisi gibi genç futbolcuların yetişmesine büyük önem veren antrenör ve siyah beyazlıların 1976-1977 sezonundaki teknik direktörü Gündüz Tekin Onay oldu. Serpil Hamdi Tüzün, Mehmet Üstünkaya’nın kulüp başkanlığını yaptığı Beşiktaşlılara, sağlam bir “özkaynak düzeni” kurmayı ve yetiştireceği genç oyuncularla parlak bir gelecek sunmayı vaat etti. Onun işi insanlaydı. Bu nedenle inşaatçıların kullandığı “altyapı” sözcüğünü değil; yuva, süreklilik ve sistemli çalışmayı ifade eden “özkaynak düzeni” tabirini tercih etti.

Tüzün, Beşiktaş genç futbol takımının başına geçti. Onları disiplinli bir çalışma programına alırken, ikili ilişkilerini de daima sıcak tuttu. Ne tarafa koşacaklarını, ne zaman pas atacaklarını, nereden kaleye şut çekeceklerini, hiç sıkılıp usanmadan onlara anlattı. Siyah beyazlıların şampiyonluklara hasret kaldığı, transfer ettiği teknik direktör ve futbolculardan verim alamadığı, hatta zaman zaman alt kümeye düşme riski bile yaşadığı yıllarda, pek çok kişi henüz farkında olmasa da “özkaynak düzeni” makine gibi işliyordu. Nitekim 70’li yılların sonuna gelindiğinde, bu yeni düzen ilk meyvelerini vermeye başlamış, üç genç futbolcu Ziya Doğan, Fuat Yaman ve Süleyman Oktay A takıma dahil olmuştu.

Beşiktaş, 1979-1980 sezonunun son haftasında Zonguldakspor’u 1-0 yenerek küme düşmekten kurtulurken, Tüzün maçın sonunda takımın kötü gidişi ve geleceği hakkında kendisine yöneltilen sorulara şu yanıtı veriyordu:

“Beşiktaş’ın neden bu hale geldiğini, ayaküstü iki-üç cümleyle anlatmak oldukça zor. Bilindiği gibi, Beşiktaş sezona oldukça iyi başladı ve 8-10 hafta, zaman zaman çok iyi futbol oynadı. Ancak daha sonra, şu anda açıklamak istemediğim nedenlerden dolayı, Beşiktaş sürekli bir iniş içinde oldu ve bu duruma kadar geldi. Ancak, bence bu doğal. Beşiktaş bir geçiş dönemi içinde, bir bunalım dönemi denebilir buna. Bu dönemi atlattıktan sonra, önümüzde parlak günler Beşiktaş’ı bekliyor. Beşiktaş, beş sene önceden Türk futbolunun geri kalmışlığına gerçekçi bir teşhis koydu, kendi futbolcusunu kendi yetiştirmek istedi ve beş senenin sonunda, bazı meyvalar profesyonel takımda oynayacak duruma geldi. (…) Ancak, gelecek Beşiktaş’ındır. Buna adım gibi inanıyorum.”

Tüzün’ünki kişisel bir inanış değil, büyük bir emeğin ve yaklaşan bir gerçeğin ifadesiydi. Dediği gibi de oldu. 1982 Mayıs’ında, 15 yıl aradan sonra şampiyonluğu getiren goller, özkaynak düzeninin ilk meyvelerinden Ziya’nın vuruşlarıyla geldi. Ancak esas fırtına, 80’lerin sonunda esmeye başladı.

Tüzün, genç yetenekleri keşfetmek için mahalle maçlarını seyrediyor, başka kentlere seyahat ediyor ve beğendiği oyuncuları Beşiktaş’a getirip kendi mutfağında yetiştirmeye başlıyordu. Özkaynak düzeninden gelen Fikret Demirer’i, Rıza Çalımbay’ı, Ercan Ozan’ı, kısa süre içinde Mehmet Özdilek, Metin Tekin, Ali Gültiken, Feyyaz Uçar, Sergen Yalçın gibi yetenekler takip etti. Çalışkan, disiplinli, tahsilli genç oyunculardan kurulu “kolej takımı” ortaya çıkmaya başlamıştı. Kara Kartallar, 1980’lerin sonunda artık iyice yüksekten uçmakta, ardı ardına şampiyon olmakta, rekorlar kırmakta ve birçok kupa kaldırmaktaydı.

“Hocaların hocası” Tüzün’ün özkaynak düzeni, Beşiktaşlıların yeni övünç kaynağıydı. Rakipleri yüksek bedellerle “flaş transferler” yaparken, siyah beyazlılar içeride yetişmiş kendi yavrularıyla uzun süre başarıdan başarıya koştular. Serpil Hoca, 90’lı yıllarda Türk Milli Takımı’nın da genç oyuncularını çalıştırdı, çeşitli kategorilerde antrenörlük yaptı ve Türkiye’yi Avrupa Şampiyonaları’nda birinciliklere taşıdı. Onun hayal ettiği ve kurduğu düzen, yıllar içinde yerini popüler kültürün koşullarına terk etti. Özkaynak düzeninden yetişen çocuklar değil, büyük kulüplerden transfer edilen yıldızlar tercih edilir oldu ve sonunda, kulüpler yeniden maddi sıkıntılara sürüklenirken, hem uzun soluklu sportif başarılar hem de yetenekli gençlerin geleceği hızla yok olup gitti.

“Hayallerimin Öğretmeni”, Socrates, https://www.socratesdergi.com/hayalleriminogretmeni/ [05.03.2021].
Kolej Havası, yön. Sertan Ünver, 2019.
“Beşiktaş, geleceğin takımını yetiştiriyor”, Cumhuriyet, 10.10.1984.
“Serpil Hamdi Tüzün: Beşiktaş’ta yeni bir kuşak yetişiyor”, Cumhuriyet, 09.07.1989.
“‘Beşik’ten ‘taş’ gibi futbola”, Cumhuriyet, 14.05.1991.

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler