+90 (212) 347 24 25

Benim de anlatacaklarım var!

1947’de hizmete açılan; Gümüşsuyu tarafındaki Numaralı Tribün’ün bir kısmının 1950’lerin başında, Maçka tarafındaki Yeni Açık adlı tribünün ise 1963’te tamamlanmasıyla dört tarafı çevrili bir sahaya dönüşen İnönü Stadyumu’nun, başlangıçtan bu yana taraftarlarca en muteber görülen bölgesi hiç değişmedi: Kapalı Tribün.

Stadyumun boyuna uzun iki tribün bloğundan biri olan ve Kadırgalar Caddesi’ne bakan kapılarından içeri girilen Kapalı Tribün, bu ismi üzerini kısmen kapatan çatısı sayesinde aldı. Her iki yanındaki kale arkası tribünlerin çatısı olmadığı için buralara Eski Açık ve Yeni Açık dendi, karşısındaki diğer uzun blok ise numaralandırılmış koltukları ile basın mensupları ve protokol üyelerine ayrılan yerleriyle Numaralı olarak anıldı. Stadyumun tarihi boyunca, Kapalı Tribün’ün biletleri daima Eski ve Yeni Açık Tribünlere kıyasla daha pahalı fakat Numaralı Tribün’den daha ucuz oldu. Stadyumdaki koltukların rakip takımların taraftarlarınca paylaşıldığı yıllarda Kapalı Tribün’e hakim olabilmek uğruna kavgalar edildi, yalnızca Beşiktaşlı taraftarların ev sahibi kimliğiyle içeri alınmaya başladığı dönemde ise biletleri en çabuk tükenen tribün yine burası oldu. İnönü Stadyumu’nun “Kapalısı”, içinde sayısız hatırayı barındıran, nice mutluluğa ve hüzne ev sahipliği yapan, adına besteler düzenlenen, hatta ona atfedilen değerle stadyumun önüne geçen sembolik bir yere dönüştü.

Kapalı Tribün’ün giriş kapıları, zaman içinde sayıları değişse de, hizmete girişinden beri daima Kadırgalar Caddesi üzerinde oldu. Tribünlerin ister yarı yarıya paylaşıldığı ister yalnızca Beşiktaşlıları ağırladığı dönemde olsun, yıllarca pek çok taraftar maçı buradan izlemeyi arzu etti. Bileti olanlar uzun kuyruklarda bekleyip kapılardan içeri girerken, bileti olmayanlar ise başka alternatiflere yöneldi. Bu ikinci grubun yaygın olarak başvurduğu yöntem, halk arasında “çift turnike” denilen ve bir biletli taraftar ile bir biletsiz taraftarın itişe kakışa turnikeden içeri girme çabasıydı. Bu yöntem, bileti olmamasına rağmen Kapalı’ya girmek isteyen bir taraftarın önce bileti olan bir başkasını, sonra da turnikenin öte tarafındaki görevliyi ve polis memurunu ikna edebilmesine dayanıyordu. Bazen tatlı dille bazen de itiş kakış içinde gerçekleşen bu kayıtdışı giriş denemesi her zaman başarıya ulaşmayabilirdi. Böylesi durumlarda, gözü Kapalı’da olanlar için ikinci alternatif gündeme geliyordu: önce diğer tribünlere, yani Eski Açık, Yeni Açık veya Duhuliye’ye girip, oradan Kapalı’ya “sızabilmek.”

Eskiden İnönü Stadyumu’nda yukarıda tanımlanmış dört tribün bloğu, yüksek demirler ve onlara bağlı tel örgülerle birbirinden ayrılırdı. Ayrıca bunların oturulan bölümlerinin ardında, yine birbirine bağlanan fakat aradaki demir kapılarla sınırları çizilen yekpare koridorlar vardı. Kapalı Tribün bileti olmamasına karşın maçı yine de Kapalı’da seyretmek isteyen bazı taraftarlar, bilet fiyatları daha uygun olan diğer tribünlerden birine girer, ardından bu demirlerin üstüne tırmanıp ya da tellerin arasında geçip, aradaki güvenlik görevlilerini de atlatarak Kapalı Tribün’e girmeye çalışırlardı. Atletik bir beden yapısı ve akrobatik beceri isteyen bu yönteme başvuranlar, çoğunlukla çocuk ve genç yaştaki taraftarlardı. Onların bu girişimine destek veren büyüklerinin de yardımıyla, birkaç kıvrak hareket sonunda kolaylıkla bir tribünden diğerine geçerlerdi. Yaşı biraz daha büyük olanlar ve demirlere tırmanacak kadar cesur ya da atletik yapılı olmayanlar ise, Eski ve Yeni Açık Tribünler ile Kapalı Tribün’ü birbirine bağlayan koridordaki kapılarda öbekleşir, eğer bu kapının başındaki görevliyi ikna edebilirlerse birer-ikişer veya beşer-onar kişilik gruplar halinde Kapalı’ya geçerlerdi.

Ülkedeki ve dünyadaki başka stadyumlarda da benzerlerine rastlanabilecek bu kayıtdışı yöntem, yıllarca İnönü Stadyumu’nda da yaşayan bir ritüel olageldi. Futbolseverler, özellikle de Beşiktaşlılar için stadyum ne kadar önemli bir yerse, onun içindeki Kapalı Tribün’ün de daima başka bir cazibesi oldu.

Alen Markaryan’la 20 Nisan 2021 tarihinde Gayrettepe’de yapılan sözlü tarih görüşmesi.
Şeref Yılmaz’la 13 Ocak 2022 tarihinde Şişli’de yapılan sözlü tarih görüşmesi.

 

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler