70’li ve 80’li yıllarda, İstanbul’un üç büyük kulübünün İnönü Stadyumu’nda ve Spor Sergi Sarayı’nda yapacakları maçlardan bir önceki gecelerde, taraftarların topluca gerçekleştirdikleri ritüellerden biri, bu iki spor sahasının çevresinde sabahlamaktı. Kimilerinin “maça yatmak” olarak da tanımladığı bu birlikte sabahlama ritüeli, 1990’lara kadar devam eden bir geleneğe dönüşmüştü.
Türkiye 1. Futbol Ligi’ndeki çoğu maçın İnönü Stadyumu’nda, basketbol maçlarının ise Spor Sergi Sarayı’nda oynandığı, karşılaşmaların henüz gündüz saatlerinde gerçekleştiği, önceden bilet satın almanın ya da sezonluk kombine biletlerin söz konusu olmadığı, rakip taraftarların tribünleri yarı yarıya paylaştıkları bu dönemde, topluca sabahlamalarının nedeni, ertesi günkü maçta tribünlerin en gözde mevkiinde daha kalabalık olabilmekti. Malum, rakip taraftarların stadyumda öncelikle yerleşmek istedikleri, hatta bunun için büyük kavgaların yaşandığı kısım, Kapalı Tribün ismiyle bilinen stadyumun Kadırgalar Caddesi’ne bakan tribünüydü.
İnönü Stadyumu’nun Beşiktaş ilçesinde, Spor Sergi Sarayı’nın ise hemen yanı başında olması, Beşiktaşlı taraftarlara büyük bir avantaj sağlıyordu. Zira Fenerbahçeliler çoğunlukla Kadıköy, Galatasaraylılar ise Şişli ve Beyoğlu tarafından Dolmabahçe’ye gelip bir yerlerde konuşlanmaya çalışırken, pek çok Beşiktaşlının evi bu iki sahaya yürüme mesafesinde ya da Çırağan, Ortaköy, Dikilitaş gibi görece yakın sayılabilecek mahallelerdeydi. Bu durum şu nedenle önemliydi: maçtan önceki gece bir parkta sabahlamak için, her şeyden evvel bu etkinliğe yiyecek ve içeceklerle gelinmeli, üşütmemek için önlem alınmalı, büyük olasılıkla ertesi gün çıkacak kavgaya içinse muhtelif alet edevatın tedarik edilmesi gerekliydi. Gündelik yaşam alanları stadyuma yakın olan taraftarlar, tüm bu ihtiyaçları elbette rakiplerine göre daha kolay taşıyabiliyor, saklayabiliyor, olası bir eksiği kısa sürede tamamlayabiliyorlardı.
Hangi maçtan önce sabahlanacağı, genellikle 10-15 gün öncesinden ilan edilir, ya derbiden önceki maçlardan birinde ya da semtteki kahvehaneler ve diğer buluşma noktalarında taraftarlar arasında kulaktan kulağa öğrenilirdi. Beşiktaşlılar “kendi semtlerinde” oldukları için birden çok yerde rahatça sabahlayabilirlerdi. Bu ritüel için başlıca mekan, stadyumun hemen yanı başındaki Maçka Parkı olsa da, Kazan Birahanesi’nin önü, Şöhretler Kahvesi, Abbasağa Parkı, Şenlikdede Parkı, Vişnezade Parkı ve o yıllarda kısmen yeşil bir alan olan Beşiktaş İskelesi’nin yanındaki rıhtım boyu gibi daha birçok buluşma ve sabahlama alanı vardı. Gecenin karanlığı çöküp arkadaş grupları bu alanlarda bir araya geldiğinde, evlerden getirilen yiyeceklerle sofralar kurulur, içkiler açılır, koyu sohbetler eşliğinde ertesi sabaha hazırlanılırdı. Tabii bir de çevreyi, yani muhtelif noktalarda toplandıkları düşünülen rakip taraftarları gözlemek gerekirdi. Bunun için gruplar içinde sözü geçen büyükler, seçilen “erketeleri” rakiplerin aynı geceyi nerede geçirdiklerini, aşağı yukarı kaç kişi olduklarını, neler yaptıklarını öğrenmek için onları gözetlemeye gönderirdi. Ne de olsa, ertesi sabah rakip taraftarlar Kapalı Tribün’ün önünde karşı karşıya gelecek, bilet kuyruklarından stadyumun kapılarına belli başlı noktalarda kalabalık olabilmek, kuyruk yapabilmek, diğerlerinden önce biletini alıp içeriye girebilmek için mücadele, hatta kavga edeceklerdi.
Zaman zaman sabahlanan gecelerde de yaşanan bu kavgalar, yıllar geçtikte şiddetini arttırdı. Özellikle 1980’lerin ikinci yarısı itibariyle taşların, sopaların, şişelerin, bıçakların ve türlü kesici aletlerin çokça kullanıldığı ve adeta bir meydan muharebesi gibi Dolmabahçe’de yüzlerce kişinin “birbirine girdiği” bu kavgalar, birçok insanın yaralanmasına, hatta sakat kalmasına neden olurken, 12 Eylül Darbesi sonrasında siyasete karşı ilgisini hızla yitiren gençlerin futbol fanatizminin körüklenmesine ve taraftarlık üzerinden toplumda nefret söylemlerinin artmasına da neden oldu.
Kimi zaman maçtan önceki gece, yaygın olaraksa maçtan kısa bir süre önce ve devre arasında stadyumun koridorlarında gerçekleşen bu kavgalar, 90’lı yılların ortasına kadar sürüp gitti. Tek maçlık ve sezonluk kombine bilet uygulamalarının gelişimi ile rakip taraftarlar arasında bu işlere bir son verme konusunda sağlanan mutabakat, maçlardan önce yaşanan kavgaları da, parklarda yaşatılan sabahlama ritüelini de tarihe karıştırdı.
Alen Markaryan’la 20 Nisan 2021’de Gayrettepe’de yapılan sözlü tarih görüşmesi.