+90 (212) 347 24 25

DOLMABAHÇE ISTABL-I ÂMİRESİ
Benim de anlatacaklarım var!

Eski Yunancada “ahır” anlamındaki stablion sözcüğünden gelen “ıstabl”, Gassaniler döneminde İslam literatürüne girerek “saray ahırı” anlamında kullanılmaya başlamış, Ortaçağ Arap ve İran coğrafyasında da aynı biçim ve bağlamda kullanımını sürdürmüştü.

Osmanlı Devleti’nde de saraya ve hanedana ait atların barındığı “has ahırlar”, resmi adıyla “Istabl-ı Âmire” olarak anılmaktaydı. Bu ahırlar, sarayın hemen yakınında inşa edilir, atların yanı sıra saraya ait at arabalarına ve “raht hazinesi” olarak adlandırılan değerli taşlarla süslenmiş eyer ve koşum takımlarına da ev sahipliği yapardı. Erken dönemde Bursa’da ve Edirne’de inşa edilen has ahırlar, daha sonra başta Topkapı Sarayı olmak üzere İstanbul’un da birçok yerinde kuruldu. 19. yüzyılda Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarının inşasının ardından, Istabl-ı Âmire de Suriçi’nden ayrılarak bu sarayların yakınına taşındı. Tam da 1947’de inşaatı tamamlanarak kapılarını açan İnönü Stadyumu’nun olduğu yere.

Dolmabahçe Istabl-ı Âmiresi’nin ilk kısmının inşası 1853’te, daha sonra ilave edilen bölümleri ise 1875’te tamamlandı. Dolmabahçe Saat Kulesi’nin karşısında, Maçka’ya doğru tırmanan yokuşlar ile Dolmabahçe Gazhanesi arasındaki geniş alanda kurulan tesis, ortasındaki geniş avluyu saran dörtgen bir yapıdan oluşuyordu. İçinde nalbanthanesi, maneji, arpa ambarları ve görevlilerin koğuşları bulunan yapı, imparatorluğun son yıllarına kadar varlığını ve işlevini korudu.

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında ise, Dolmabahçe Istabl-ı Âmiresi ilk kez halkın da yararlandığı bir amaca hizmet etti: Hayvan sergileri. 1923’te gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi’nde “Ziraatte Hayvan Meselesi” başlığı altında alınan kararlar, halkın modern hayvan yetiştiriciliği konusunda bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesini hedefliyordu. Bu çerçevede, devlet eldeki hara, çiftlik, aygır deposu gibi tesisleri elden geçirecek, halk ise yetiştirdiği hayvanlarla devletin düzenleyeceği at yarışlarına ve hayvan sergilerine katılacaktı. Bu etkinliklerde başarılı olan yetiştiriciler ödüllendirilecek ve daha iyi cinsler üretmek konusunda cesaretlendirilecekti. Bu uygulama II. Dünya Savaşı’na kadar yurt çapında başarıya ulaştı. İstanbul’da büyük ve küçükbaş hayvanların sergilendiği yerlerden biri de 30’lu yıllar boyunca Dolmabahçe Istabl-ı Âmiresi oldu. İlan edilen sergi günlerinde, yetiştiriciler ve İstanbul halkı bu alanda bir araya geldi.

II. Dünya Savaşı’nda sahneye çıkan zırhlı araçlar, savaşın ardındansa hem askeri hem de sivil alanda motorizasyona geçiş hamleleri, artık atlara cephede de, gündelik hayatta da eski önemin verilmeyeceğinin açık bir göstergesiydi. Üstüne bir de Beşiktaş’ta modern bir stadyum yapma planları ortaya çıkınca, Dolmabahçe’deki ahırların miadının dolduğuna karar verildi. Istabl-ı Âmire yıkılarak tarihe karışırken, yerine dönemin İstanbul’unun en gösterişli stadyumu inşa edildi.

Abdülkadir Özcan, “Istabl”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 19 (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1999): 203-206.
“Hayvan sergisi bugün Dolmabahçe’de açılıyor”, Cumhuriyet, 21.10.1930.
Safkan Arap Atlarının Kaydına Mahsus Stüd-buk (Silsilename) Tutulması ve Bu Hayvanlarda Aranan Özellikler, 1923, BCA, KARARLAR DAİRE BAŞKANLIĞI (1920-1928), No: 7-36-5.

Fotoğraflar, Belgeler, Kupürler