İmparatorluktan cumhuriyete miras kalan zirai üretim ve depolama tesislerinden biri de tütün depolarıydı. Bu depoların yurt çapında yaygınlaşması ise, Osmanlıların son döneminde kurulan Tütün Rejisi’ne kadar uzanıyordu.
1881’de Osmanlı Devleti’nin iç ve dış borçlarını denetlemek üzere Düyun-u Umumiye adlı bir denetim yapısı kurulmuş ve devletin ödemekte zorlandığı borçları, bu kurum tarafından üretim gelirlerine el koyarak tahsil edilmeye çalışılmıştı. Bu kapsamda, imparatorluk topraklarında üretilen tuz, kahve, ipek, tütün gibi ürünlerin vergi gelirleri belirli sürelerle ipotek altına alındı. Ülkedeki tütün üretimi tekeli ise, 1883’te kurulan Tütün Rejisi adlı yabancı sermaye ortaklığına bırakıldı. Artık tütün üretimi için Reji’den izin alınması gerekecek ve üretici tütününü yine Reji’ye satacaktı. Tütün Rejisi 1925’te lağvedildi ve tüm hakları satın alınarak devletleştirildi.
İzmir, Bursa, Samsun, İstanbul gibi liman kentlerine getirilen tütünler, işlenmek ve dağıtılmak üzere büyük depolara ve imalathanelere istiflenir, burada gördükleri işlemlerin ardından piyasaya sürülürdü. İstanbul’un Tophane, Cibali, Kabataş, Üsküdar, Beşiktaş gibi deniz kenarındaki mahallelerinde kurulu birçok tütün deposu vardı. Bazıları imparatorluk döneminde yalı veya konak olarak kullanılmış fakat hanedan üyelerinin sürgüne gönderilmesiyle boş kalınca depoya dönüştürülmüştü. Bunlardan birkaçı da Ortaköy’deydi.
Bazıları 1950’lere ve 60’lara kadar tütün istifi ve imalatı için yararlanılan Kuruçeşme-Ortaköy hattındaki bu depolar arasında Esma Sultan Yalısı, Fatma Sultan Yalısı, Nazime Sultan Yalısı da vardı. Kimi geçirdiği yangınlara kimiyse kentsel düzenlemelere karşı koyamadı ve zaman içinde kullanım biçimleri değişti. Sahildeki bu depoların dışında, Ortaköy’ün görece uzun ömürlü depolarından biri ise, Portakal Yokuşu ile Dereboyu Caddesi’nin buluştuğu köşede, daha sonra yerini Ortaköy Eğitim Enstitüsü’ne bırakacak depoydu.
Ortaköy’deki tütün depolarında, daha çok Roman işçiler çalışırdı. Bu grup, günümüzde Dereboyu Caddesi’nin sonunda, üzerinden çevreyolunun geçtiği ve Cavitağa olarak anılan bölgede yaşardı. Kadınların ağırlıkta olduğu Ortaköylü tütün işçileri, Tek Partili yıllarda hayli politize bir siyasi çevreyi oluşturmaktaydı. Hatta kent genelindeki tütün işçilerinin örgütlemesinde rol oynamış, 1946 sonrasında işçilerin sendikalaşmasında başı çeken gruplardan biri olmuştu.
Egemen Yılgür, “Türkiye Solunun Unutulmuş Özneleri: Roman Tütün İşçileri”, Toplumsal Tarih, s. 250 (2014): 62-75.
Nadir Yurtoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nde Tütün Tekeli ve Sigara Fabrikalarının Tarihsel Gelişimi”, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, c. 5, s. 17 (2018): 81-116.
Özlem Atalan, “Ortaköy-Kuruçeşme Arasındaki Sahilsaraylar; 19 Yüzyıl”, Turkish Studies, c. 10, s. 1 (2015): 83-120.